Kültür Eserleri > THKK 2/A - Tarım, Hayvancılık, Meteoroloji > 83. Bölüm

Günlük veya sığala ağacı *

Söz mersine gelmişken Muğla’nın günlük ağacından (Liquidambar Orientalis) bahsetmemek olmaz, Köyceğiz gölü kıyılarının çamla karışık ormanlarından, zakkumların renklendirdiği ormanlardan. Milas, Ula, Datça, Marmaris, Dalaman ve sair yerler de bu güzellikten paylarını alırlar, dere günlüğü ile taban günlüğü buralara da kokusunu yayar.

Bu günlük ağacına ayrıca siğla ağacı veya sığala ile buhur ağacı adları da verilir. Günlük, muhtemelen zamk (gom) karşılığı κόμμι’den güm-lük değişmesiyle geçmiş olabilir (lük, bir Türkçe takı olmak üzere). Sığlasığala da sığasıva’dan türemiş olabilir.

Sığala yağı ağacın kök, dal ya da kabuğundan tabii yolla ifraz olan bir madde olmayıp, özel olarak açılmış yaralardan çıkar. Bunun için de üç mevsime yayılmış sekiz ay kadar süren bir çalışmaya gerek vardır. 15 Mart civarında ağaçların etrafı temizlenmeye başlanır, bu iş bir ay kadar sürer. Sonra işlenecek ağaçların seçimine geçilir. Zeminden 30-40 cm yükseklikte gövde yarım daire boyunca 10 cm genişliğinde kazınır, Bu işlem, 20’şer cm arayla üç kez uygulanır. Buna kızartma – kızıştırma denir ki güneşin etkisiyle gövde kızışır ve terleyen reçine kırmızımtırak bir görünüm alır. Bu işleme tabak (tabaka) almaaçma da denir. Bunun için de kaşık tesmiye edilen, 20 cm kadar uzunlukta bir sapı olan ve 7 cm boyunca uç kısmı kesici olan bir madenî kepçeden ibaret bir alet kullanılır.

15 Mayis’e doğru, daha önce kazılmış kuşaklara aynı aletle daha derin ve daha geniş birer çentik açılır ki| bu işlem damar – göz çekme adını alır; ağaç da buna karşılık yarasını kapatmaya çalışacaktır. İki hafta sonra, Haziran’ın ilk yarısı içinde, çentik daha da derinleştirilir. Buna sur (kale duvarı manasında) denir ki çentiğin derinliği reçinenin dışarı akmasını önler. Muntazaman derinleştirilmiş üç ya da dört çentik açmadan sonra ağaç, ince ve açık renkli bir zamk hâsıl etmeye hazırdır.

20-25 Haziran arasında vaki ilk toplamada yıldız yağı elde edilir. Bunu ortalama ikişer hafta arayla yedi toplama daha takip eder. Nihayet 25 Ekim civarında karakap tesmiye edilen zamkı veren son toplama yapılır. Bütün bu işlem, kazıma – sıyırma’lar büyük itinayla, uzmanlaşmış işçiler tarafından icra edilir; bunlar kapçık tabir edilen yağlı ağaç kalıntılarını ve zamkı toplayıp margon adı verilen çuvallara doldururlar.

Bu reçine sıyırma ürünleri su dolu bir kazan içinde yarım ilâ bir saat süreyle kaynatılır. Reçine dibe çöker, yüzen artıklar yabalarla alınır. Bu sonuncular deve veya keçi kılından yapılmış çuvallara bastırılır, ağızları urganlarla iyice sıkılır ve çoğu kez ağacın dibine getirilen iptidaî presin altına konup sıkılır.

Elde edilen reçine diğerine katılır ve bunlar süzülmüş suyla yıkanır. Böylece de sığala yağı elde edilir ki bu, yarı şeffaf, kalın, bal kıvamında lüzuci ve boz ile esmer boz arasında değişen bir renk arz eden bir balsamdır. Bu dahi kozmetik ve ıtriyat sanayisinin hammaddeleri arasındadır.

Ama halk bunu ilâç olarak da geniş ölçüde kullanır. Yaranın kapanmasını sağlar ve mikropları öldürür. Bu inançla da uyuz ve mantar gibi deri hastalıklarında ve hatta açık yaralarda kullanılır. Tıknefes olanlar, yangısı (bronşit) olanlar ve ince hastalığa (verem) tutulanlar bundan faydalanırlar. Mide ülseri (Deşik)ten mustarip olanlar da sığala yağı + bezelye unu + bal + tereyağından oluşan hapları yutarlar…

Kâh günlük, kâh buhur denilen mezkûr kurutulmuş bakiyeler de camilerin, kiliselerin tütsülerinin malzemesini teşkil eder, Amerika’da çiklet terkibine girdikten başka…[1]

[1]              M. Nicolas.- Le Liquidambar de Turquie, in Studies in Turkish folklore, ed. by I. Başgöz and M. Glazer, Indiana 1978.

( * ) Site yönetimi tarafından eklenen başlık, bağlantı ve içerikler – bu içerikler kitabın orjinalinde yoktur okuma kolaylığı için site yönetimi tarafından eklenmiştir.