Lâiklik-lâisizm, adı ağızlarda sık dolaşan, ama tanımlanması çoğu kez “devlet ile din işlerinin ayrılığı; devletin din ve vicdan özgürlüğünün gerçekleşmesi bakımından yansız olması” gibi basit bir iki cümleye indirgenmiş ve dolayısıyla ülkemizde bütün pratik uygulamalarına rağmen çok kişi beyninde soyutluk sınırını aşmamış bir kavram olarak kalıyor… Batı dillerinde sözlükler, ad olarak “lâik” için “ruhanî sınıftan olmayan kimse”; sıfat olarak da “dünyevî, cismanî, dinî olmayan” tanımlamalarını veriyorlar. Türkçeye Fransızcadan aktarılan “lâik” terimi, Yunanca’daki laikos ve Latince’deki Laicus sözcüklerinin kökünü oluşturan laos’tan – Yunanca’da “halk” türetilmiştir.) Eski çağlardan beri din adamı olmayan, ruhanî bir sıfatı ve bir dinsel işlevi bulunmayan kişi, kurum ve nesneleri, kısacası dinin dışında kalan alanı belirtmek için kullanılmış. Oysa ki konunun boyutları çok daha geniştir.
Lâikliğin özüne nüfuz edebilmek için onun tarihsel evrimini, “soy zincirini” ve bundan istidlâl edilecek uygulanabilme koşullarını bilmek gerekir.