Düşersen toprağa sarıl (Edirne atasözü)
“Geçti beyler mürüvveti
Binmişler birer atı
Yediği yoksul eti
İçtiği kan oluptur” (Yunus)[1]…
Osmanlı ideolojisinin ruhunu, Yunus’u kahreden bu sosyal ahvalin önlenmesi kaygısı oluşturur. Bu halk mutasavvıfının içinde yaşadığı hercümerç dönemi son bulmuş, müstakar, güçlü ve ebediyete kadar da böyle kalacak olan Osmanoğlu Devleti kurulmuştur. Ama:
“Emekli öğretmen Hüseyin Akşit… bağı budarken öğretiyor… Bağ çubukları Antalya’da Şubat’ın son haftasına kadar budanır… Bırakacaklarından bir çubuk uzun olacak; buna biz ırgat deriz. Irgat o yıl üzüm verecek; kısa olanı bey, o yıl üzüm vermiyor, göstermelik kalıyor…”[2]
Aradan yedi yüz yıl geçmiş, ama Yunus’tan beri çelişkilerin şekli değişmemiş: Ortaçağ’ın rüzgârı hâlâ esiyor. “Sosyal yapının temelinde kan bağları yatıyor… ‘Sülâle’ dayanışması çok kuvvetliydi. Kendini özellikle kan davasında (vendetta) gösterirdi. Ortaçağ, bir uçtan öbürüne ve hele feodal çağ, özel öç kavramının damgası altında yaşamıştır…” derken büyük uzman Marc Bloch[3], bugünün Karadeniz kıyılarını, Sakarya’sını… anlatıyor sanki.
“Osmanlı ideolojisi”, bey-ırgat ilişkisini Devlet (sipahi)-reâyâ ilişkisine dönüştürüp bunu böyle tutmak çabası olarak özümlenir. Gerisi bu kaziyenin bir neticesi mesabesindedir.
Osmanoğlu bu karara nasıl varmış, bu temel odağa hangi etkilerle gelmiştir? Bu etkilerin öyküsü olacaktır bundan böyle bu cildin konusu. Muhtemel bütün etmenleri tahlil ederek bundan mantıkî, muknî sonuç çıkartmaya çalışacağız.
Devam etmeden önce, cilt II/1’deki “dinler, esas itibariyle, insanoğlunun toprakla ilişkisinin bir ürünüdür” tezimizi
[1] Talat Sait Halman.- Yunus Emre’nin hümanizması, in Uluslararası Yunus Emre Semineri, Bildiriler (Akbank yay.), İst. 1971. s, 117.
Ayrıca bkz. Abdülbaki Gölpınarlı, Yunus Emre ve Tasavvuf İst. 1961, s. 186. Feyza Hepçilingirler.- Bilinçsiz televizyon, in Cumhuriyet
[2] Mustafa Ekmekçi.- Irgatlar ve beyler (Antalya notları), in Cumhuriyet 22. 2. 82.
[3] Marc Bloch.- La société féodale I. La formation des liens de dépendance, Paris 1939, s. 195.