Kültür Eserleri > > Önsöz

ÖNSÖZ

Bu eser sadece bir denemedir. Gerek bir sistematik kurmakta karşılaştığımız güçlükler, gerekse bizden evvel bu konuda kâğıda dökülmüş yeterli miktarda çalışmanın bize vereceği güvenden yoksun olmamız, ondan sentez olabilme vasfını esirgemiştir. Gerçekten, ancak çok dağınık şekilde değinilmiş yığınla hadise ve kavramları kendi görüş açımız içinde bir sisteme göre tasnif edip değerlendirmede çoğu kez nakıs kaldığımızı peşinen kabul ediyoruz. Kaldı ki, aslında bir ekip çalışmasını gerektiren böyle bir eserin yazarının tarih, eski ve yeni diller filolojisi gibi birçok disiplinlere hâkim olması gerekir. Biz ise bu ihtisaslardan hiç birine sahip olmadan, görevimiz icabı uzun seneler dolaştığımız Anadolu’da gözümüze ilişenleri tecessüs saikiyle topladık; sonra, bunun bir ölçüde ciddî yekûn tuttuğunu görünce bundan bir eser çıkarma fikri doğdu ve amatörce işe koyulduk; böylece de boş vakitlerimizi değerlendirme olanağı bulduk. Görüp topladıklarımızı yazılmış kitap ve makalelerden tamamlamaya gayret gösterdik. Kendimizden fazla şey eklemedik. Sadece bilginler tarafından derlenmiş külliyetli vesaiki bu yönde yararlanılabilir hale koymaya, bununla sağlam bir mantık silsilesi kurmaya çalıştık. Atıflar yaptığımız geniş bir bibliyografyayı, bu arada halk dilleri ile ilgili sözlük ve derlemeleri talan etmekten çekinmedik. Teşekkürlerimiz bu bibliyografyanın, başta Türk Dil Kurumu olmak üzere, sahiplerine yöneliktir. Zikrettiklerimiz, yazarın ününden çok, söylediklerinin istidlâllerimize uygun düşmesinden ötürü seçilmiştir. Biz kitabın karkasını çattık, başkaları arayı doldurdu. Açık kalan yerleri de kendi taşlarımızla ördük. Mehazı gösterilmeyenler bunlardır.

Kitabın konusu üzerinde bilgi boşlukları birçok faraziyenin ileri sürülmesine yol açmıştır. Kanımızca, varlığından habersiz bulunulan meseleleri ortaya koymak dahi küçümsenmeyecek bir hizmettir. Bu hususta fazla mütevazı davranmadık. İleri sürdüğümüz tezlerin geniş ölçüde eleştiriye uğraması da bizi hiç şaşırtmayacaktır.

Kitabı bildiğimiz, düşüncelerimizi tam olarak ifade edebildiğimiz dilde yazdık. Bu konuda hiçbir yönde önyargı, ya da bağnazlığımız yoktur. Söylemek istediklerimizin tereddüde yer vermeyecek şekilde okuyucuya aktarılması tek kaygımız olmuştur. Manada kesinliği beraberinde getirmeyen bazı yeni sözcüklerden kaçınırken de ‘Türkçe Sözlük’ün dışına pek çıkmadık.

Batıda yazılan eserlerde, konunun önemi ve hitap ettiği zümrenin seviyesi ile mütenasip bir dil kullanıldığı herkesçe bilinir. Cebir okumamış kişi de, cebir üzerine yazılmış bir kitabı “niye anlamıyorum” diye hayıflanmaz. Anlamak istiyorsa cebir öğrenir… Kaldı ki aydının görevi, kendini cebir bilmezlerin katına indirmek yerine halkı cebir anlayabilecek seviyeye getirmeye çalışmaktır.

Fotoğrafların da hiç bir iddiası yoktur. Bunlar çoğu zaman aleyhte hava ve ışık şartları altında, bazen de yürüyen vasıtanın içinden çekilmişlerdir. Böyle bir eserin yazılmasını baştan tasarlayabilseydik başka türlü belge toplama cihetine giderdik. Sayısız noksanın tamamlanmasını yeni araştırıcılara bırakıyoruz. Onlara bu yolda ufak bir ışık tutabildiysek kendimizi mutlu sayacağız.

Kelimelerin kullanıldıkları mahallerin sadece bağlı oldukları ili belirtmekle yetindik. İlçe, bucak veya köyünü merak edenler Türk Dil Kurumu’nun Derleme Sözlüğü’ne müracaat edebilirler. Bu mahallerin belirtilmesini, kelimenin kökeni ile muhtemel etnik yapı arasındaki ilişki bakımından çok önemli görmekteyiz. Gerçekten sözcüğün etimonunun araştırılması, o sözcüğün bağlı bulunduğu tekniğin tarihçesine geniş ışık tutabilir. Biz elimizden geldiği kadar bunu yapmaya çalıştık. Bu konuda Divan-ü Lûgati’t Türk ilk rehberimiz oldu. Onda bulunmayan kelimenin kökenini başka dillerde arama yönüne gittik. Hem Türkçede, hem de başka dilde bulunan bir sözcüğün, ona bağlı iştikaklarının bulunduğu dile aidiyetini saptadık.

Bugünün bazı ilimlerini teknik olarak mütalâa etmiş olmamız, bunların hâlâ ilk günlerindeki gibi tecrübî (empirical) mahiyetlerini muhafaza etmekte olmaları nedenine dayanır. Tababet (İspençiyari Teknikler), astronomi (Meteoroloji Teknikleri) gibi ilim dalları bunlar arasındadır.

Teknikler bahsinin başında o teknikle ilgili iktisadî ve tarihî ayrıntılar verilecektir. Bu cilde derç ettiğimiz “Giriş” bütün esere şamil genel mülâhazaları içerir. Bu mülâhazalardan bazılarını, çeşitli misaller verdikten sonra koymayı daha uygun bulduğumuzdan cildin sonuna bir son söz ekledik.

Türkiye halkının kültürünün oluşmasına geniş katkıda bulunmuş ve ayrıca bu kültürün de ürünü olan çeşitli eser ve çeviriler hakkında da ayrıntılı bilgi vermeye itina ettik. Bunların yazılış tarihleri herhangi bir bilginin ne kadar geriye gidebildiğini saptamak için önemli olduğundan özellikle Bürhan-ı Katı, Kamus gibi eserlerin tercüme tarihinden çok ilk yazılma tarihlerini belirtmeye dikkat ettik.

Konuları kesin sınırlarla ayırmakta çoğu zaman güçlük çektiğimizden bazı tekrarlar kaçınılmaz hal almıştır. Örneğin “Beslenme Teknikleri” ile “Tarım ve Hayvancılık Teknikleri”nde ister istemez tedahüller olacaktır. Hatta aynı cildin iki bahsinde bile tekrarlar görülecektir. Bunları asgaride tutmaya çalıştık.

Çeşitli eserlerden yaptığımız nakillerde bazı hususları bilhassa tebarüz ettirdik. Sadece eserin yazarı tarafından belirtilmiş olan cümleler için dip notta şerh verdik.

Bilgilerin toplandığı kaynakları işaret etmeye özen gösterdik. Sadece çok sık müracaat ettiğimiz Derleme Sözlüğü’nü, kitabın hacmini gereksiz yere genişletmemek amacıyla, bundan vareste kıldık. Bu itibarla, kaynağı gösterilmemiş kelimeler ya bu Sözlük’ten, ya da kendi notlarımızdan alınmış demektir. Konumuzun tamamen dışında gördüğümüzden transkripsiyon yönüne gidilmeyip Türk alfabesinin verdiği seslerle yetindik.

Bu cilt basıma verildiği tarihte Derleme Sözlüğü’nün sadece sekiz cildi çıkmış bulunup “K” harfinden ötesi 1940, 1947, 1951 ve 1957 baskılarından takip edilmiştir.

Tam bir bibliyografya eserin sonunda verilecek olup her cilt sonunda, o ciltte kaynak olarak gösterilmiş eserlerin listesi yapılmıştır. Çıkmış bulunan ciltlere ait önemli yeni bilgiler edinildiğinde bunlar sonda ilâve şeklinde verilecektir.

Bu çalışmamızı, yeni disiplinleri benimsemeye hazırlanan Türk milletinin bir kültürel envanteri olarak mütalâa etmekteyiz. Yeni kazanç hesapları envantersiz yapılamaz…

Müteakip ciltlerde şu konular islenecektir:

Tarım ve Hayvancılık Teknikleri

İnşa Teknikleri

Isınma ve Aydınlanma Teknikleri

Dokuma ve Giyim Teknikleri

Münakale Teknikleri

Mübadele Teknikleri

Ölçü Teknikleri

İspençiyarî Teknikler

Meteoroloji ve Takvim Teknikleri

Metalürjik Teknikler ve sair Sanaat

Âdetler

İnançlar

Kitabın isminde okunan “Müesseseler”, mezkûr bahisler içinde görülecektir. Keza bu konularla ilgili ve bir sistematiğe sokulamayan dağınık bazı âdetler de yine bu bahisler arasında, sırası geldikçe, zikredilecektir.

İstanbul, 6 Ocak 1976