Luxemburg’un mücadelesinde onunla yakın işbirliği yapmış olan Karl Liebknecht, Berlik’de Spartakistler adlı yeraltı grubunu kuran Alman sosyal demokrattı. Bu grup sonradan Alman Komünist Partisi’ne (DKP) dönüşecekti.
Aşağıda, yaşam öyküsü yine konumuzu ilgilendirecek olan Wilhelm Liebknecht’in oğlu olan Karl, babasının yönettiği Alman Sosyalist İşçi Partisi’ne (1891’den sonra Almanya Sosyal Demokrat Partisi, SPD) karşı Antisosyalist Yasa’nın yürürlükte olduğu yıllarda büyüdü. Partinin malî yardımıyla önce Leipzig’te, ardından doktorasını tamamladığı Berlin’de hukuk ve siyasî iktisat okudu (Rosa gibi).
1904’te, Königsberg’teki bir mahkemede, Doğu Prusya’dan Çarlık Rusyası’na sosyalist propaganda yapmakla suçlanan topraksız köylüleri, hiçbir ücret almadan savundu. Savunmasını sosyal demokrasinin haklılığı tezine dayandırdı ve davayı militarizmin yargılandığı bir platforma dönüştürdü. 1907’de Stuttgart’ta Uluslararası Sosyalist Gençlik Örgütleri Birliği’nin kurulmasında önemli rol oynadı. Aynı yıl, “Militarismus und Antimilitarismus” adlı kitabından dolayı 18 ay hapis cezasına çarptırıldı. Silesya’daki Gatz’da cezasını çekerken Prusya eyalet meclisine (Landtag) seçildi. Sonraki yıllarda SPD içinde Marksist kuramı gözden geçirmek isteyen ve giderek güçlenen akımın karşısında yer aldı. Partinin sol kanadının baş sözcüsü olarak 1912’de Reichstag’a (Parlamento) girdi.
1916’da Berlin’deki 1 Mayıs gösterisinde hükûmetin devrilmesi ve savaşa son verilmesi çağrısında bulundu. Bunun üzerine yargılanarak hapsedildi. Devrimci hareketin hızla yükseldiği 1918’de hükûmetin çıkardığı afla serbest bırakıldı.
Bu sırada Friedrich Ebert önderliğindeki SPD, devrimci dalgayı ılımlı bir yörüngeye çekmeye çalışıyordu. Sovyet modeline uygun bir devrimci ayaklanmayı hedef alan Liebknecht, kitleleri bu doğrultuda harekete geçirerek bir örgütlenmeye girişti ve Alman Komünist Partisi’nin oluşturulmasında önemli rol oynadı. Bu partinin radikal unsurları örgütlemede beklenen başarıyı gösteremedi. Monarşinin devrilmesinden sonra Ebert’in kurduğu geçici hükûmetle birlikte baş gösteren kanlı çatışmalar tırmanma eğilimine girdi. Geçmişte babasının yolunu izleyerek, şiddete dayalı taktiklere karşı çıkmış olan Liebknecht, Ocak 1919’da, bir darbeyle iktidarı ele geçirmeyi denedi. Bu girişim karşı devrimin yükselişini hızlandırdı ve Rosa Luxemburg’la birlikte karşıdevrimin ilk kurbanları arasında yer aldı. 15 Ocak 1919’da tutukluyken kaçmaya teşebbüs ettiği gerekçesiyle karşı devrimci gönüllüler tarafından kurşuna dizildi (AB).