Ferdınand Lassal (1825-1864) (Resim 15)

Aralık 11, 2017
Kültür Eserleri > Faşizm Alman Kimliği Türkiye İle İlişkiler - Cilt 1 > Ferdınand Lassal (1825-1864) (Resim 15)

Ferdınand Lassal (1825-1864) (Resim 15)

Bir sosyalist düşünür, siyaset ve eylem adamı olan Ferdinand Lassal, Alman işçi hareketinin kuramcılarındandı. Marx’ın görüşlerinden etkilenmesine karşın, sonraları reformcu bir çizgiye yönelmişti.

 

Yahudi olan babası Heymann Lasal (Laslaner) toptancı bir ipek tüccarı ve belediye meclisi üyesiydi. Ferdinand, Breslau’da okuduğu liseden, bir okul raporuna sahte imza attığı için atıldı. 1840’ta Leipzig’te bir ticaret okuluna devam etti. 1841’de Breslau’ya döndü ve 1843’te mezuniyet sınavlarını verdi. 1843-1844’te Breslau Üniversitesi’nde felsefe, tarih, filoloji ve arkeoloji öğrenimine başladı. 1844-1845’te, öğrenimini sürdürdüü Berlin’de, G.W.F. Hegel ve Ludwig Feuerbach gibi Alman filozofların ve Fransız ütopyacı düşünürlerin yapıtlarını inceleme olanağını buldu. Üniversite öğretim görevlisi olmak amacıyla Herakleitos üzerine bir doktora tezi hazırlamaya başladı. 1845-1847 arasında sık sık Paris’e giderek teziyle ilgili araştırmalar yaptı. Orada Fransız sosyalist kuramcı Pierre – Joseph Proudhon ve Alman şair Heinrich Heine’yle tanıştı. Soyadını Lasalle biçiminde yazmaya başlaması da bu döneme rastlar.

 

Meslekten bir avukat olmamasına karşın 1846’da Düsseldorf’ta Kontes Sophie Hatzfeld’in boşanma davasını üstlendi. Otuzbeş duruşma süren dava 1854’te mahkemenin kontesin boşanma talebini kabul etmesiyle sonuçlandı. Bu hizmeti karşılığında kontes, Lassalle’a yılda 4 bin taler tutarında bir gelir bağladı. Böylece Lassalle, malî bakımdan bağımsız hale geldi. Ama kontesle yaşam boyu süren ve dostluğun ötesine gitmeyen ilişki dedikodularına yol açtı ve siyasî yaşamını da olumsuz yönde etkiledi.

 

1847-1857 arasında Düsseldorf’ta yaşayan Lassalle, toplantı ve basın özgürlüğü gibi medenî hakları güvence altına alacak meşrutî bir monarşi kurmayı hedef alan 1848-1849 Devrimi’ne etkin biçimde katıldı. Marx ve Engels’le bu dönemde ilişki kurdu. Kasım 1848’de milis kuvvetlerine ayaklanma çağrısında bulunduğu için tutuklandı ve mahkeme önüne çıkarıldığı Temmuz 1849’a değin hapiste kaldı. Devrim sırasında ve bunun yenilgiye uğramasından sonra yurtdışına kaçmayan sayılı radikal önderler arasında yer aldı. Sık sık tutuklanmasına, sorguya çekilmesine ve hapis cezasına çarptırılmasına karşın Düsseldorf’ta bir yazar ve işçi hareketi örgütleyicisi olarak çalışmalarını sürdürdü. Erken doğmuş devrimin yenilgisini izleyen gericilik döneminde İsviçre’yi, I. Paris Dünya Sergisi’nin düzenlediği Fransa’yı (1855) ve bazı Doğu ülkelerini (1856) kapsayan dış geziler yaptı. Bu arada Herakleitos üzerine hazırladığı tezi tamamladı ve insan kişiliğinin tarihin akışını belirlemekteki rolünü vurgulayan “Franz von Sickingen” (1859) adlı trajedisini yazdı. 1857’de döndüğü Berlin’e yerleşerek siyasî gazeteciliğe başladı 1861’de Marx’la buluştu. İlişkilerini mektuplaşma düzeyinde sürdüren iki düşünür, zamanla birbirlerinden uzaklaştılar. Marx’ın tersine devrim aşamasının sona erdiğine, ancak yasal ve evrimci mücadele biçimleriyle başarıya ulaılabileceğine inanan Lassalle, bu doğrultuda Bismarck’la diyaloğa girdi. (1863 – 1864). O sırada Bismarck çoğunlukta olan liberal muhalefet karşısında kendine müttefikler arıyordu. Lassalle ise üst sınıfların çıkarını gözeten yürürlükteki seçim sistemi yerine genel oy hakkına dayanan monarşik bir refah devleti kurulmasını savunuyordu. Ona göre işçi sınıfının siyasî ve toplumsal yaşama katılması, özel mülkiyete dayalı burjuva devletinin demokratik ve anayasal bir devlete dönüşmesini sağlayacaktı.

 

İtalya’da Garibaldi’nin önderliğinde başlayan devrimci ayaklanmanın, beklentilerin tersine öteki ülkelere yayılmaması ve Berlin’deki hükûmetin reform önerilerine yanaşmaması, Lassalle’ın düşüncelerini önemli ölçüde sarstı. Zanaatçı birlikleri ve yurttaş derneklerinde konferanslar vererek ve broşür dağıtarak bir sonuç alınamayacağını gören Lassalle, siyasî amaçlarını kitlelere duyurmak için işçi örgütlerinde ajitasyon çalışmalarına başladı. Öte yandan Bismarck ile Prusya Parlamentosu arasında çıkan anlaşmazlık da, liberal düşüncelerini gözden geçirmesine yol açtı. Bu dönemde siyasî iktisatla ilgilenmeye ve anayasal sorunların iktidarla ilişkisini vurgulamaya başladı.

 

Kasım 1862’de, Alman İşçileri Genel Kongresi’ni toplamakla görevli Merkez Komite, Lassalle’dan bir program yazmasını istedi. Lassalle, 1863-1864 yıllarında özellikle Ren Bölgesi’nde yoğunlaşan işçi hakları mücadelesini desteklemek için hemen öne atıldı. “Benim için yalnızca işçi sınıfı önemlidir” diyerek yeni tavrını açıkça ortaya koydu. 23 Mayıs 1863’te Leipzig’de Alman Genel İşçi Derneği (ADAV) kurulduğunda, beş yıllık bir dönem için örgütün başkanlığına seçildi. Bu dönemde Köln’de bulunan sosyalist yazar Moses Hess’le yakın bir işbirliğine girdi.

 

Alman Genel İşçi Derneği’nde yürüttüğü programda çalışmalarının elle tutulur sonuç vermemesi üzerine umudunu yitiren Lassalle, yorgunluğunu öne sürerek siyaseti bıraktığını açıkladı. Temmuz 1864’te dinlenmek üzere İsviçre’ye gitti. Orada tanıştığı Helen von Dönniges’e âşık oldu. Genç kızın eski nişanlısı Yanko von Racowitza’yla 28 Ağustos’ta Cenevre yakınında küçük bir ormanda yaptığı anlamsız düelloda karnından yaralanarak üç gün sonra öldü. Breslau’daki Yahudi mezarlığına gömüldü.

 

Lassalle uzun yıllar Marksist işçi hareketi içinde reformist bir sapmanın temsilcisi olarak değerlendirildi. Bazı çevrelerde ise sosyalizmin öncülerinden biri olarak romantik biçimde yüceltildi. Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPD) Eduard Bernstein’in önderliği altında bir kitle partisine dönüşme, parlamenter demokrasiyi geliştirme ve yönetime katılma hedeflerini benimsediği XX. yy’ın başlarında, daha olumlu bir yaklaşımla ele alınmaya başladı. Bu dönemde kuramcı ve örgütçü yanlarından çok, insanın yabancılaşmadan kurtulmasına ilişkin görüşleri öne çıkarıldı (AB).