Ekme Yöntemleri

Kültür Eserleri > THKK 2/C - Tarım Teknikleri > Ekme Yöntemleri

Ekme Yöntemleri

Çin ekme yöntemleri XVIII. yy öncesi Avrupa’nınkilere göre çok daha özenli olmuş, ürün, tarlanın ebadı, toprak ve hava şartlarına göre farklı yöntemler uygulanmıştır. Genel kaideler şöyle ifade edilmiş: “Tohum ekileceği zaman tohumun cinsine olduğu kadar toprak ve iklim şartlarına dikkat edilecektir. Kuru veya kireçli zeminlerde (tohum) çabuk örtülmüş olacak, rutubetli ya da killi topraklarda ince örtülmüş olacak, kumlu arazide daha da sığ gömülü olacaktır. Kışın derine, yazın sığ, ilkbaharda güze göre hafifçe daha derin ekilecektir zira (kıştan) arta kalan soğuk hâlâ (zeminde) yatar.”

Çinli çiftçinin kendisi de üç ekme yöntemi, ezcümle serpme, bir sırada ekme ve münferit tohum atmayı tefrik etmektedir. Keyfiyet literatüre bir ayrıntılı talimname gibi geçmiştir: “Serpmek için tohumu içeren bir çanak, sol kolun üstünde tutulur; sağ elle içinden tohum alınarak serpilir. Muntazaman her üç adımda bir avuç tohum alınıp yeknesak olarak dağılmasına dikkatle serpilir şöyle ki genç filizler ne çok sık, ne de çok seyrek olsun”.

Bir sırada ekme

Düz sıralar halinde ekme yöntemi eski bir uygulama idi. M.Ö. III. yy.da yazılmış bir kitapta “ürünler sıralar halinde büyüyecek olursa hızla olgunlaşırlar zira birbirlerinin gelişmesine müdahale etmeyeceklerdir. Yatay sıralar iyi çizilecek, dikey sıralar maharetle yapılacak şöyle ki şualar düz olursa rüzgâr bunların arasından yumuşakça geçecektir.” deniyor. Ayrıca bitkilerin birbirlerine mesafesinin yarım ayak olması, bunların, derin ve dar saban iz çukurlarıyla ayrılmış geniş sırtlara ekilmeleri tavsiye edilmektedir. Bu sistemin faydası, köklerin gelişmesine geniş yer sağlaması ve böylece de su ve besleyici madde için birbirleriyle yarış etmelerine gerek bırakmaması, otların ayıklanıp çapalamayı kolaylaştırması ve şiddetli yağmur halinde de sulara akacak yer temin etmesindedir.

Başlarda tohum sırtlar boyunca elle, ya tohumlar küçükse muntazaman serperek veya iriceyse, muntazam aralıklarla delik açıp tohum bir bir atarak ekilmiş olmalıydı. Han döneminden itibaren ise tohum ekme aleti kullanarak sıra sıra ekme mutat hale gelmiş.

Bu tohum ekme aletleri, tek, birbirinden komşu iki saban izi mesafesinde çift, bazen üç ve hattâ dört ayaklı olup, başı geriye kıvrık ve üç ayak yükseklikte iki tutağı vardır; bunlar üç dört ara çubukla birbirlerine raptedilmişlerdir. Ortada tohum kabı bulunur. Tohum bırakma ayaklarının ortası delik olup tohum kabından bunlara tohum akar. İki yandaki okların arasına da öküzler koşulur. Bir kişi hayvanları, bir kişi de aleti idare eder. Bu sonuncusu, tohum akışına yardım etmek üzere arada bir aleti sarsar

Bu aletin öyküsü epey eskiye dayanır. Şek. 3’de görülen ve sabanın arkasından yürüyen M.Ö. III. bine ait Sümer aleti aslında bir tohum ekme aletidir. Ortadaki adamın sağ elinin altındaki huni ve boru, tohum kabı olup buradan ucu delik ayaklardan tohum akmakta olmalı. Âletin ucunda iki öküzün koşulu bulunduğu bir oku vardır.

Bu Sargon öncesi döneme ait Mezopotamya âleti, apin adıyla bilinip Kasım ve Aralık’ta tohum atma ve onu örtmede kullanılırdı. Bu âlet, numun tesmiye edilen gerçek sabandan işlevsel olarak tamamen ayrı olup bu sonuncusu Eylül ve Ekim’de toprağı kırmakta kullanılırdı. Aynı durumla Vedik Hindistan’da karşılaşıyoruz: Toprağı kırmada kullanılan saban burada lângalam, tohum ekme sabanı da sîram tesmiye ediliyordu. Pali ve Sanskrit edebiyatında birçok saban izine aynı zamanda tohum atan sîrâ’dan bahis var. Sümer’in tek boru tipi âletinin aynı bugün Irak, İran, İndus Vadisi ve Kuzey-Batı Hindistan’da kullanılmaktadır.O ise Avrupa’da bu tohum atma âleti XVI. yy.a kadar bilinmemiş.

Âletin üç parmak kadar toprağa dalan ve saban demirine benzer ayak ucu, üç köşeli, ortasında yüksek bir sırtı haiz, dört parmak boyunda ve üç parmak genişliğinde idi[1].

 

*  *

 

Tohum ekme âleti tohumu bıraktıktan sonra tanelerin örtülüp zeminin pekiştirilmesi gerekir: “İlkbahar tohum atması daima derin olmalıdır, bu itibarla tohumun üstüne ağırlaştırılmış bir çalı (tha) çek. Yaz ekimi ise sığ olmalıdır, onun için tohumu doğruca at ve onu kendi filizlenmesine bırak. (İlkbaharda zemin soğuk ve çimlenme yavaş olur. Ağırlaştırılmış tha’yı kullanmayacak olursan kökler -zeminde- boş çatlaklara yayılır ve bitki filizlense de ölür. Yazın hava sıcaktır ve filizlenme hızlı olur. Ağırlaştırılmış tha’yı kullanıp da sonra yağmur yağacak olursa, zemin sıkışmış olur…)”.

Wang Chen tha’yı 3 ilâ 4 ayak uzunluğunda ve iki ayak kadar genişliğinde, taşlarla ağırlaştırılmış bir dallar demeti olarak betimliyor. Bunun dışında bir de, ekme âletinin boru sayısı kadar adette ve birbirinden aynı mesafede taş tekerler çekilerek zemin sıkıştırılıyordu[2].

 

* *

 

Tohum atma miktarları

Çinli çiftçinin genel prensibi, ne kadar geç tohum atılırsa o kadar fazla tohum kullanılacağı, fakir zeminde mümbit toprağa nazaran daha az tohum atılacağı merkezindeydi. İkinci bir kaide de ürünün gözetimine gösterilecek özeni yansıtır: Yabani otların sistematik olarak denetim altında tutulmadığı hallerde fakir toprağa mümbit toprağa göre daha çok tohum atmakla hiç değilse bir miktar bitkinin kurtulması sağlanır. Bunun dışında Çin metinlerinde kesin miktarlara rastlanmıyor.

 

[1] F. Bray.- op. cit., s. 245-63.

[2] ibd., s. 272-6.