Cumhuriyet, 28.10.1982
Özel teşebbüsümüz, kendisinden beklenmeyen bir atılganlıkla Asil Çelik tesislerini kurmuştu ki bu, ciddi sanayileşmeye doğru atılmış bir ilk adım olarak düşünülüyordu. Ama gelin görün ki bu düş uzun sürmeyecek, tesis bunalıma sürüklenecekti. Bunun teknik olduğu kadar sosyal nedenleri de vardı. Biz bu yazımızda teknik eksikliklere ağırlık verdik.
Tanınmış sanayici ve işadamlarımızdan Sayın Başbakan’a kadar siyasilerin de katıldığı Asil Çelik polemiği gazetelerde Ekim’in ikinci yarısından beri önemli konulardan biri haline geldi. Söylenenleri şöylece özetlemek olanağı vardır:
Özel sektör, Asil Çelik’in devlet tarafından satın alınmasını “üzücü ve düşündürücü”, “sorunun firma bazında çözümlenmesini sakıncalı” buluyor ve bu üzüntüsünü haklı göstermek için de, tümüne birden yanlış diyemeyeceğimiz birkaç hususu dile getiriyor. Özel kesim içinden bazı kişiler de “bırakın, beceremeyen batsın!” diyecek kadar ileri gidiyor, serbest piyasa ekonomisi şampiyonluğu yaparak. Gerçekten birçok ağız “beceriksizlik” temasını diline dolamış görünüyor. Kapasite fazlası varmış, yönetim yetersizmiş, teknoloji yanlış seçilmişmiş…
Bir de olayı fırsat bilip KİT’lere çatma kampanyası ve darboğazdaki öbür firmaları Allah’ın bu aynı formülden koruması duaları… Asil Çelik’in bir KİT kuruluşuna dönüşmesiyle devlet hazinesine yeni bir kamburun ekleneceği kehanetleri.
Ülkenin önde gelen özel sektör temsilcilerinin gazetelerde okuduğumuz bu demeçleri dikkatle incelenecek olursa bunların altında kuvvetli psikolojik etkenlerin yattığı hemen fark edilir:
* * *
Şimdi konuya biz kendi açımızdan yine işin felsefesinden başlayarak yaklaşalım.
Bir kere “karma ekonomi ilkesi” Anayasal öz kazanmış olmakla bu ekonominin bir ortağının öbür ortak tarafından kurtarılması mantığa uygundur, normaldir. Kaldı ki Asil Çelik’in büyük ortakları olan Ziraat Bankası, İş Bankası, T. Ticaret Bankası, Sınaî Kalkınma Bankası, büyük hisseleri devletin elinde bulunan kuruluşlardır. Yani işin aslına bakılırsa Koç grubu bir devlet teşebbüsüne ortak olmuştur denilebilir. Devlet de bu sefer bu ortağın hisselerini satın alıyor, tıpkı birçok işte özel sektörün, küçük ortak durumunda bulunan devleti dışlamaya çalışması gibi…
Gelelim bu kez olguların maddi yanlarına:
Asil Çelik, kurulurken devletin daha üstün nitelikli projesini engellemiş olması da mümkündür. Ama işin bu aşamasında polemiği bu yana çekmenin şimdilik bir yararı yoktur. Pratik sonuç alma gereği önde geliyor. Sorun ülkeyi nitelikli çelik dışalımından kurtarma yönündedir.
Ülkemiz çelik endüstrisinin darboğazı, yıllardan beri, soğuk çekme ince saçtır. Gavanizli saç, elektrik motoru… imalâtçıları yüz binlerce ton mertebesinde çeşitli kalitelerde ince saç ithal etmektedirler. Aynı şekilde Asil Çelik’in ürettiği yarı mamuller ince saç haline getirilmemektedir. Paslanmaz saç işleyen çok sayıda küçük ve büyük kuruluş bu saçları ithal etmektedir. Oysaki Asil Çelik, bütün bu nitelikli çelik istemini yarı mamul düzeyinde karşılayacak güçtedir.
Durum böyle olunca da, yani yarı mamulü mamul ince saça getirecek soğuk çekme hadde tesisleri olmayınca, Asil Çelik dolayısıyla düşük kapasite ile çalışmak zorunda kalmaktadır: Kim ne yapsın kütük halinde hatta en kaliteli çeliği…
* * *
Çıkan yılın son aylarında, yani tam Asil Çelik’in ciddi bunalıma girdiği günlerde, gazetelerde yoğun Fransız Uginox paslanmaz ve Krupp’un çeşitli kaliteli çelik saç ilânları boy gösterir olmuşlardı. Hele Krupp’un Türkiye mümessili olan firmanın adının “ASAL ÇELİK” oluşu ayrıca dikkate değerdi. Bu denli benzerlik rastlantı mıydı?…
Asil Çelik’in soğuk çekme saç haddehaneleriyle takviyesi bu dışalımı rahatlıkla önleyebilir ve tesis rantabilite sınırları içine döner. Bu kadar laf arasında özel sektörün bu gerçeği görememiş olması, yıllar yılı hiç değilse 200 – 300 bin tonluk bir soğuk çekme saç haddehanesi kurmayı düşünmemiş olması onun Avrupa burjuva tipinin ne kadar uzağında olduğunu gösterir.
Şimdi özetleyelim: Asil Çelik nasıl kurtulur?
Asil Çelik, daha nice Asil Çeliklerin kurulması ile (yani sanayileşmekle) kurtulur. Hem kurtulmakla kalmaz, ihya olur. Ülke ekonomisinin gerçekten düze çıkması ancak bu yolla mümkündür. Gerisi boş laftır.