Kültür Eserleri > THKK 2/A - Tarım, Hayvancılık, Meteoroloji > 84. Bölüm

Bitki temasının Ana Tanrıça ile ilişkisi *

Büyük Ana, Fıstık Çamı, İncir Ağacı, Asma, Buğday, vs….nin tanrıçası sıfatıyla tazim ve tebcil edilirdi; O, kurt ya da atmaca, inek ya da ceylandı… Mısır ve yakın Doğu’da büyük imparatorluklar kurulduğunda, evrensel bir krallık siyasî düzeyde, çeşitli klan, kabile ve sair topluluğun kaynaşması, dinî düzeyde de mahallî kültlerin senteziyle ifadesini bulur. Dünyanın bir ucundan diğerine kadar yayılmayı tasarlayan imparatorluk, çeşitli krallıkların bir mecmuudur. Bunun başındaki şef, evrensel hükümranlığı hedef tutmuştur. Buna aynen müşabih olarak her şeyi doğuran Büyük Ana, yerel tanrıların bir sentezi olarak belirir. Bu sonuncular O’nun o andaki “mümessil”lerinden, onun şekil değiştirmesinin sonuçlarından başka şeyler değillerdir, imparatorluğun gücü onun sınırsız gücünün, imparatorluk karargâhı da Büyük Tanrıça’nın ikamet ettiği kutsal mahallin karşıtıdır.[1]

Bitkiler kışın ölür gibi olurlar, baharda yeniden yeşillenip filiz salarlar. Bu yenileşme bir yeniden doğma, ya da gençleşme olarak yorumlanır. Bundan da iki tür mitosun varlığı anlaşılır. Tanrıça ölür ve kışın başında kaybolur, sonra yeniden doğar ve baharda belirir: bu, cehennemlere iniş mitosudur. Veya yaşlanmış Tanrıça kıştan önce kaybolur ve gençleşmiş bir Tanrıça senenin başında yeni bir hayatı başlatır. Senevî nebatların müşahedesi bir basübadelmevti hatırlatırsa da daima canlı bitkiler devrî olarak gençleşmiş gibi olurlar. Fıstık çamı gibi daima yeşil kalan ağaçların, bu genel çöküntüye iştirak etmemeleri itibariyle, Akdeniz dünyasında çok kere Tanrıça ile ayniyetleri kabul edilmiştir.[2]

Hem tanrının müminleri, hem de bunları içine attığı vecd halinin ilham edicisi olarak tanrının kendisini ifade eden Bakkhos tabiri aynı zamanda, mysterion’lara süluk etmişlerin ya da vecd uygulamalarına iştirak edenlerin ellerinde tuttukları dalı da tarif ederdi. Bilhassa Pisistrates zamanında ve şüphesiz İonya ülkesinde, Bakkha’lar, bir fıstık çamı dalından yapılmış bu bakkhoi’leri, evlerinin kapılarının üstüne asarlardı. Raksları sırasında kadın erkek Bakkha’ların ellerinde tutup da delice sağa sola salladıkları değnek, ucunda bir tomar sarmaşık ya da asma veya bir tam çam fıstığı kozalağının bağlı bulunduğu bir kamıştan ibaretti. Fıstık çamı Dionysos’un ağacıydı ve çam dalı veya kozalağı, maiyetinin alâmetiydi.[3] Halen Şavşat’ta kadınlar yaylalara çıkarken yollarda bulunan çam dallarını heybelerine doldururlar. Bunun bereket getireceğine ve daha çok peynir ve yağ elde edeceklerine inanırlar.[4]

Daha önce sözünü ettiğimiz Kastabala tanrıçasının mahiyeti hususunda paralar da aydınlatıcı bilgiler veriyor. Bunlardan bir kısmının üzerinde, tahtına oturmuş tanrıçanın arkasında bir çam ağacı temsil edilmiştir. Daha küçük numunelerde bu çam, tek başına bulunuyor. Kastabala, şimdiki Kilikya Bodrum’unun yerinde olup kuş uçuşu Bahadırlı’nın yirmi kilometre kadar güneyindedir ve Pyramos (Ceyhan suyu) yakınındadır. Çam, Karatepe ile Bodrum arasındaki ormanları hatırlatıyor. Devam etmeden önce Pyramos’un efsanesini anlatalım: Kilikya’da iki sevgili, Pyramos’la Thisbe, birleşemeyince, intihar ederler; delikanlı, kendine kıydıktan sonra nehre, kız da bunun içine akan bir pınara dönüşür. Pyramos suyu, civarındaki “kutsal kent” Kastabala’nın hâkimi olan çiftin her birinin alâmeti olan meşale ve kartalı sırasıyla elinde tutar.

Aslında çamla meşale aynı şeyi ifade eder zira bugün olduğu gibi o zamanlarda da meşaleler çamdan yapılırdı: πεύκη, çam ya da meşaledir. Yine çam, rahibenin üzerinde yürüdüğü korları sağlar. Diğer taraftarı çam, tanrılar arasından, hepsinden önce, Kybele’yi hatırlatır: Attis’in altında erkekliğini feda edip öldüğü ve ona dönüştüğü çam… Bu itibarla Helenistik devrin sonlarına ait Kastabala paraları, M.Ö. IV. yy. Aramî kitabede Kubaba olarak gösterilen Kybele’ye bağlanır.[5]

[1]              J. Przyluski.- op. cit., s. 103.

[2]              ibd., s. 162.

[3]              H. Jeanmarie.- op. cit., s. 17, 21.

[4]              A. R. Kaylan.- Artvin folkloru, in Folklora Doğru 18, Kasım 1971.

[5]              A. Dupont – Sommer et L. Robert.- La déesse de Hierapolis Castabala, s. 89, 92-3.

( * ) Site yönetimi tarafından eklenen başlık, bağlantı ve içerikler – bu içerikler kitabın orjinalinde yoktur okuma kolaylığı için site yönetimi tarafından eklenmiştir.