Hemen yukarda, intikal ritusları vesilesiyle icra edilen danslardan söz ettik: doğum, erginliğe erişme, sünnet, evlenme, ölüm… Çeşitli sevinç vesilesi de var: askerden dönme, hapisten çıkma… Bu vesileler için halk deyimi “cumadan cumaya demek, komşudan komşuya örnek” mealindedir.[1] Ama bunlarda da eğlenceyle ritus arasında bağıntı aşikâr oluyor: çok yerde eğlenti mahalline horan deniliyor. O ise ki bu sonuncusunun, bir ritus unsurundan başka bir şey olmadığını aşağıda göreceğiz.
Çok yaygın sinsin-simsim dansına gelince: akla her ne kadar ilk ağızda Harran’ın Ay tanrısı Sin’i getiriyorsa da biz bunu Arapça susam manasına gelen simsim-sümsüm’e bağlıyoruz. Susam, zenginliğin en eski simgesi değil midir (“açıl sesam açıl!”)? Hitit’ler buna sam (m) am (m) a demiyorlar mıydı?[2]
Muhyiddin Arabi, Fusus-ül Hikem’inde “lisan-ı tasavvufta ‘âlem-i cismanî’ tabir edilen Arş-ı kürsî’nin maverasında bir ‘arz-ı vasiat-ül fezâ ve bir âlem-i gayrı mâlûm-ül mebde’ ve el’münteha’dır ki hamiret-i tıynet-i âdemden kalan bakiyeden, hurma ağacının tekvinini müteakip artan ‘susam tanesi’ kadar maddeden yaratılmıştır. ‘Arz-ı sümsüme’ tabiri de bundan dolayıdır…”[3] diyor. Muhyiddin’e bu kadar mürekkep harcatan susam için de çarh etmeğe değer doğrusu!…
Ünlü İngiliz koreograf ve balecisi Dame Ninette de Valois, M. And’ın “A picturial history of Turkish dancing” kitabı için yazdığı yazıda “Türkiye, kendi içinde dansın ruhunu içeren bir ülkedir” diyor. Türk balesinin kurucusu olan Dame de Valois, uzun süre memleketimizde kalmakla bu gerçeğe varmıştı. Tanrıları yaratan bu toprak, onlara ibadeti, dansı da elbet yaratacaktı.
[1] ibd, s. 122.
[2] Bkz. C. I, s. 621.
[3] BLT. mad. “simsim”.
( * )Site yönetimi tarafından eklenen başlık, bağlantı ve içerikler – bu içerikler kitabın orjinalinde yoktur okuma kolaylığı için site yönetimi tarafından eklenmiştir.