Kültür Eserleri > THKK 2/A - Tarım, Hayvancılık, Meteoroloji > 123. Bölüm

Totem ve Totemcilik kavramlarının izahı ve tahlili *

Kurt masalı bizi, ağızlardan düşmeyen “totem – totemcilik” kavramları üzerine eğilmeye sevk ediyor. Gerçekten bu sözcük (“Şamanlık”la birlikte) yazarlarımızın kaleminde sık kullanılan hayli ucuz izah şekli olmaktadır. O ise ki bunun tarifi üzerinde etimologlar hâlâ tam mutabakat haline bile gelememişlerdir. Gerçekten “totemcilik tabiri insanoğluyla sair cinsler ve tabii hadiseler arasında inanılmayacak kadar çok değişik münasebete uygulanmıştır. Böylece de, çok kez uğraşılmasına karşın, totemciliğin sadra şifa verir bir tarifine varmak olanaksızdır… Totemciliğin her tarifi ya genellikle “totemik” tesmiye edilen birçok sistemi dışarıda bırakacak kadar özgül, ya da böyle gösterilemeyecek her türlü hadiseyi içine alacak kadar genel olmaktadır”.[1]

Totem sözcüğü Asya’ya tamamen yabancı olup Kuzey Amerika Büyük Göller bölgesinin Ojibwa’larından alınmıştır. Bunların dilinde ototeman ifadesi aşağı yukarı “o benim akrabalarımdandır” manasını tazammun eder.[2] Boas’a göre mitos kavramı, tefekkürümüzün bir kategorisidir ve biz bunu tabii hadiseleri, şifahî edebiyat eserlerini, felsefi nazariyat ve kişinin ruhunda linguistik süreç zuhuru vakalarını aynı bir lafız altında izah etme girişimlerinde gelişi güzel kullanırız. Aynı şekilde totemcilik de, sadece etimologun zihninde bulunup da dışarıdan hiçbir özgül şeyin tekabül etmediği bir yapay birimdir.

Gerçekten, totemcilikten bahsedildiğinde iki sorun birbirine karıştırılır. Önce beşerî varlıkların bitki ya da hayvanlarla sık sık ayniyet haline getirilmesinin ortaya çıkardığı ve insanla doğanın ilişkileri üzerinde çok umumi görüşlere götüren sorun. Bu ilişkiler toplumu ve dini olduğu kadar sanat ve sihri ilgilendirir. İkinci sorun, karabet üzerine kurulmuş grupların isimlendirilmesi olup bu, hayvanî veya nebatî elfaz yardımıyla olduğu kadar birçok başka şekilde de yapılabilir. Totemcilik ifadesi sadece bu iki tertip arasında bir tekatu halini kapsar.[3]

Maalesef birçok yazar totemcilik tabirini insanlarla hayvanlar arasında varlığı farz edilen bazı münasebet üzerine müesses her türlü inanç ve uygulamalar için dağınık ve şüpheli şekilde kullanmışlardır. Bu tabir, insan gruplarının hayvan cinsleriyle (bazen de bitki ve cansız nesnelerle) sistematik iştirakinin bir sosyal örgütlenmenin belli bir unsuruyla irtibatta olması hallerine inhisar ettirilmelidir. Yani, tabirin en geniş kullanma şekliyle totemcilikten 1) totemik olduğu kabul edilen kabilenin, bütün kabileyi içeren gruplardan (totem grupları) oluştuğu ve bu grupların her birinin bir (canlı ya da cansız) cins (totem) ile belli bir ilişkisi bulunması; 2) her grup ve cinsler arasında ilişki, her grup için aynı genel türden olması; 3) bu totem gruplarından birinin azası (özel ahval dışında) azalığını değiştirememesi hallerinde, söz edilebilir.

Bu tarifte totemciliğin başlıca niteliği, münferit kişilerin münferit hayvanlarla değil, insan gruplarının hayvan gruplarıyla iştiraki olup sık rastlanan birinci halin totemciliğe ithali istenir. Bir başka özelliği de kabilenin birkaç totemik gruba ayrılması, şöyle ki kabilenin her azasının bir totemi varken, aynı mahalde yaşayan kişilerin totemlerinden yana farklı olabilmeleridir.[4]

Toparlayacak olursak totem, bir sosyal veya dinî grubun kendisiyle özel bir yakınlık duygusu içinde bulunduğu ve çoğu kez grubun mitolojik atası olduğu farz edilen bir hayvan, bitki veya cansız nesne olmaktadır. Buna göre de totemcilik tabiri, bir totem etrafında odaklanan bir sosyal örgütlenme şeklini ifade eder. Totemcilik nev-i beşeri ve doğayı sınıf ve kategorilere ayıran ve belli bir kültürel grubu, totem olan özgül bir varlık veya nesneyle irtibata getiren bir dinî prensip üzerine müessestir. Totem, onun adını taşıyan klanın üyelerinden saygı görür veya ona tapılır. Uygun bir mitos klanın kökeninde totemin rolünü izah edebilir. Bir totem hayvanı öldürülmez veya ona zarar verilmez; ancak bazı ritüel vesilelerle sacramental olarak bu hayvan yenebilir.

Bir totemik klan ya da soy üyeliği irsidir. Matrilineal (anadan), patrilineal (babadan) veya iki yanlı (bilateral) olabilir. Sihrî, ritus ve özel tabulara riayet zorunludur. Klan üyeleri kendilerini, aynı atadan geldiklerine göre, kan bağlarıyla birbirlerine bağlı addederler. Kaide olarak totemik klanlar exogamic, yani kendi klanlarının dışından evlenmek zorundadırlar.[5] Freud, işbu exogamy keyfiyetini, kendi genel psychoanalyse kuramı içinde “incest’ten nefret” ve “Oedipus kompleksi” ile izaha çalışmaktadır.[6] Bizi burada ilgilendirmediğinden bunlar üzerine yayılmayacağız.

 

Sosyolojik yönü ağır basan Durkheim’a göre totem, grubun birey üzerindeki nüfuzundan ileri gelmektedir. Grup, bireyin tabi olduğu en yakın ve en üstün cebredici kuvvet olup keyfiyet, özellikle grubun şiddetli faaliyet halinde ve bireyin de onun kaçınılmaz etkisini müdrik olması halinde belirgindir: birey kendini grup içinde tamamen kaybeder. Böyle bir güce ancak sembolik ifade atfedilebilir. Dolayısıyla kutsal olan, totem cinslerinin kendileri değil, totemik sembollerdir.[7] Bununla birlikte toteme tam manasıyla tapılması son derece nadirdir. Totemciliğin dinî veçhesi gerçekten hayli cüzîdir. Toteme dost, arkadaş, hami, kendi cinsinden bir şey gözüyle bakılır. Totemciliğin arkasında fazladan daima sihir ve animizm yatar.[8]

Toteme karşı psikolojik tutum her zaman, totemin şiddetlendirilmiş duygusal değeri olduğunu gösteren cinstendir. Din olarak totemcilik, demokratiktir: tabiatın mutedil derecede kutsallaştırılmış âlemi, az çok eşitlik esası üzerinde bir beşeri sosyal sistem içine sevk edilmiştir. Sosyalleştirilmiş mistisizmin bir özel şekli totemciliğe özgüdür ve onu sair şekillerden ayırır. Bu itibarla o, “duygusal değerlerin özgül sosyalleştirilmesi” olarak tanımlanır.[9]

Toteme ekonomik değer açısından bakanlar da eksik olmamış, totemcilikle atalar kültü arasında sıkı ilişki görenler olduğu gibi. Grup totemciliğinin temelinde nesilden gelme inancı yatmaktadır: grup, totemin ahfadıdır. Bununla birlikte bazı ülkelerde “nesilden gelme”den çok, “koşutluk” ilkesi hâkimdir; şöyle ki beşerî grubun atasıyla hayvan cinsinin totem-atası arasında geçmiş zamanlarda dostane yardımlaşma (bazen de hasmane) münasebetleri vaki olmuş.[10]

Konumuz açısından her zaman yakındığımız husus, uzmanların hep Avustralya, Polinezya… vahşileriyle uğraşmış olmalarıdır. Burada da aynı şeyle karşılaşıyor, çok sayıda çalışma içinde bizi yakından ilgilendirecek bilgileri pertavsızla ayırmaya çalışıyoruz.

Asya totemciliği konusuna bu açılardan yaklaşmamız gerekir (kadim Ege ve Küçük Asya’da bunun bahis konusu olmadığını aşağıda göreceğiz). Gerçek anlamıyla bu bir totemcilik midir? Gerçi tarih, nafile vaka hâsıl etmez ama burada yine de reybî (sceptic) tavır, maslahata uygun düşmektedir.

Totemcilik tabiri, biri doğal, diğeri kültürel, iki seri arasında ideal ilişkileri kapsar. Doğal seri bir yandan kategorileri, öbür yandan da bireyleri; kültürel seri ise grupları ve kişileri içerir. Bu terimler ikişer ikişer tertip ettirildiklerinde birçok iştirak şekli ortaya çıkar. “Grup-birey terkibi Polinezya ve Afrika’da, bazı hayvanlar… topluca koruma ve tazime mazhar oldukları zamanlarda görülür; eski Mısır’lıların bu kabil inançlara sahip olmuş olmaları muhtemeldir ve bunlara, her ne kadar gerçek hayvan olmayıp grup tarafından sanki canlıymış gibi muamele edilen suret iseler de, Sibirya ongon’ları yakın düşerler”.[11]

Herodotus, “Mendes, hem Pan hem de keçinin Mısır’da adıdır. Burada az önce bir keçi, herkesin gözü önünde, bir kadınla çiftleşti…” diye anlatıyor.[12] Bu hikâyeyi Mısır’da totemciliğin varlığına delil olarak görenler çıkmış, hattâ M. A. Moret, daha da ileri giderek, normal totemcilikte hayvanla mücamaa (bestialité) ritusunun sadece evcil hayvanlarla değil, aynı zamanda vahşî hayvanlarla, özellikle kurtla icra edildiğini farz ediyor ve “…şüphesiz kurt bütün anaları mistik olarak ilkah etmektedir; ama ayrıca, klana taze hayat vermek üzere atayla zaman zaman temas sağlamak gerekmektedir; bu amaçla da klandan bir kadın, çoğu kez reisin karısı, totemle cima edecektir…” diye yazıyor.[13]

Tabiî aklımıza ilk ağızda Alan-hoa’nın “her gece karnını okşayan sarı köpek” geliyor[14]… Devam edelim.

Ne Mısır’daki, ne de eski Hint’teki kadınların beyaz aygırlarla, Brahmanik Hindu’ların ineklerle… mücamaa halleri totemcilikle ilişkili görülüyor; bunlar ancak kesin anlamı saptanamayan bir törensel öğe olarak kabul ediliyor.[15]

Girit’te Psychro mağarasında Zeus, kutsal ineğin bir şekli olan Europe ile cima ederek Minos’u tevlit etmişti; bu birleşmeden çıkan Minos sülâlesinin kral-rahipleri boğa kültünü muhafaza etmişlerdi; bunların, Minautore olan bu Girit Apis’ini Labyrinthe’de daimî surette beslemiş olmaları mümkündür. Memphis kadınlarının kırk gün süreyle Apis’in önünde üryan hale gelmeleri, Atina kraliçesinin yılda bir kez Boukoleion törenlerinde boğa-Dionysos’la birleşmesi gibi Girit kraliçesi de Minautore ile inek kılığında çiftleşecekti.[16]

Ne bu ritusda, ne de adanın çeşitli mabetlerinde değişik hayvanlara tevcih edilen kültlerde totemcilik eseri görülmektedir. Bunun varlığını söyleyebilmek için kadim Girit’te, Avustralya ve Kuzey Amerika totemcilerinde olduğu gibi matrilineal veya patrilineal klanların varlığının ve bu klanların bu hayvanları aynı zamanda kardeş ve baba kabul etmiş olduklarının ispatı gerekir.[17]

Eski Helen hayvan dansları için de aynı şeyler söylenebilir: Girit’te turnalar dansı, Trakya’da dişi tilkiler dansı, Attika’da ayılar dansı… Brauron (Attike’de) Artemis tapınağında beş ilâ on yaşında Atinalı küçük kız çocukları, ayı kılığına girmiş olarak her yıl dans ederlerdi ve bunlara arktoï denirdi. Hiçbir kız, Brauron dansına iştirak etmeden evlenemezdi. Hal böyle olunca, özellikle bu sonuncu dansta bir buluğ çağından evlenme çağına intikal ritusu görülür. Keza, aktörlerinin hepsinin veya bazısının hayvan postlarına bürünüp yüzlerine hayvan maskeleri geçirerek icra ettikleri sair Girit ve Grek danslarının hiç birinin de totemik olma şansı yoktur. Bunlar ya bir hastalık veya salgını def etmek, ya kötü ruhları kaçırmak, ya da kürk ve/veya etiyle klan veya kabileye faydalı ehlî veya vahşî hayvan cinsini çoğaltmak amacını güderlerdi.[18]

Konuyu şöylece toparlamak mümkündür: bir inanç ya da sihrî-dinî bir davranış, meselâ bir topluluk tarafından şu veya bu hayvan cinsine duyulan ve izhar edilen saygı, bu toplulukta gerçek anlamıyla bir totemciliğin varlığını farz ettirmeye yetmez zira her şeyden önce bu duyulan ve izhar edilen saygının, işbu topluluğun sosyal örgütlenmesinin temelini teşkil edip etmediğinin bilinmesi önemlidir. Gerçek totemcilerde sihrî-dinî müesseseler “daire”siyle klanın (genellikle gerontocracy, yani ihtiyarlar eliyle) idaresi, neslin teselsülü, evlenme usul ve nizamları, avın, kan davasının, savaşın idaresi, pazarların ve alış verişin tanzimi gibi laik müesseseler “daire”si arasında muayyen ve sürekli bir münasebet mevcuttur.[19]

Bütün bu mülâhazalar Asya’da varlığı iddia edilen totemcilik için de varittir. Bu hususta da, bildiğimiz kadarıyla, yeni araştırıcılar için geniş boş alan vardır.

[1]              Piddington’dan nakleden Cl. Levi-Strauss.- Le totémisme aujourd’hui, Paris 1969, s. 12.

[2]              ibd., s. 12.

[3]              ibd., s. 25.

[4]              EB, mad. ‘‘totemism’.

[5]              S. Benet.- Totem, in EA.

[6]              Bkz. S. Freud.- Totem and taboo, London 1975, s. 1-17, 129-32 ve dev.

[7]              EB.

[8]              H. Goldenweiser.- Totemism, in ESS.

[9]              ibd.

[10]             A. van Gennep.- L’eta! actuel du probleme totémique, Paris 1920, s. 32.

[11]             Cl. Lévi-Strauss.- op. cit., s. 23-4.

[12]             II/46.

[13]             Zikreden A. van Gennep.- op cit., s. 280.

[14]             Gizli Tarih, paragr 21.

[15]             A. van Gennep.- op. cit., s. 288-9.

[16]             A. Reinach’tan nakleden Van Gennep.- op. cit., s. 292.

[17]             ibd., s. 306.

[18]             ibd., s. 313-5.

[19]             ibd. s. 323.

( * ) Site yönetimi tarafından eklenen başlık, bağlantı ve içerikler – bu içerikler kitabın orjinalinde yoktur okuma kolaylığı için site yönetimi tarafından eklenmiştir.