Kültür Eserleri > THKK 2/A - Tarım, Hayvancılık, Meteoroloji > 115. Bölüm

Bir köy araştırmasının sonuçlarından çıkan bazı düşünceler *

Bütün bu inanış ve uygulamaların bugünkü durumu hakkında bir fikir verebilmek için bir araştırma sonuçlarından bazı kısımlar aktaracağız.

Bunun hiçbir surette bir genellemeyi ifade etmeyeceğini, yöresine, sosyo-ekonomik yapısına, ethnik terkibine göre bu rakamların büyük tehalüf gösterebileceğini hemen ve önemle belirtelim.

Karşılaştırmalı bu köy araştırmasında, Ankara ilinin Elmadağ ilçesi belediyesinin bir mahallesi olup Makine Kimya Endüstrisi Kurumu’nun barut ve patlayıcı maddeler fabrikasına yakın ve erkeklerinin önemli bir kısmının bu tesislerde çalıştığı Yenimahalle ile tarımsal niteliği daha belirgin, Elmadağ fabrikasının etki alanının dışında kalmış Kayadibi köyleri ele alınmıştır.

Halk inanları – inanışları *

“Halk arasında yaygın olarak rastlanan inanışlar, ussal düşüncenin karşıtı olarak dikkati çekerler… Bununla birlikte bu inanışlar halkımızın düşüncesini biçimlendiren, tutum ve davranışlarını etkileyen toplumsal gerçeklerdir…”

“Halkımız bu inanışlara dinsel bir nitelik yakıştırmaktadır. Geçerliliklerini sınanmalarından değil, daha çok bu dinsel dış görünümlerinden almaktadırlar. Gerçekte bunların İslâm dini ile ilişkileri yoktur…”

“…boş inanlarla işlemlere bir takım zor, sıkışık, sıkıntılı ve tehlikeli durumlardan kurtulmak, bu gibi durumlara düşmemek veya kasıtlı olarak bu gibi durumlar yaratmak için başvurulmaktadır”…

“…Gözlemler Yenimahalle ile Kayadibi’de boş inan ve boş işlemlerin canlı olarak devam ettiğini göstermektedir. Sokaklarda ya da kırlarda rastlanan ineklerin, öküzlerin boyunlarındaki mavi nazar boncukları, çocukların göğüslerinde, az da olsa, dikkati çeken muskalar, kahve içildikten sonra tersine çevrilen fincanlar bunların dışsal, özdeksel belirtileridir…”

“…iki toplulukta da boş inanlardan bazılarına hemen hemen hiç itibar gösterilmediği ortaya çıkmaktadır. Bunlar fal ve büyüdür. Kadınlar arasında olsun, erkekler arasında olsun fal ve büyüye inandığını söyleyen denekler pek azdır… fal ile büyünün dince günah sayılmasının deneklerin bunlara karşı daha inançsız görünmeleri üzerinde etkisi olmuş olabilir…”

Nazar *

“Boş inanlar içinde en çok taraftar bulan nazardır. Yenimahalle’de aile başkanlarının % 49,5’i, Kayadibi’de % 78,4’ü nazara inanmaktadır. Nazarın Hasanoğlan’da da en çok inanılan boş inan olması ilginç bir olgudur. İ. Yasa bunu ‘halkın inancına göre peygamberlerin dahi nazara tutulup rahatsızlık geçirmiş olmaları’ ile açıklama eğilimindedir”.

Cin – Peri *

“Cin-peri ve çarpılmaya da inananlar oldukça çoktur. Yenimahalle’de çarpılmaya inanan aile başkanları % 34,8, cin-periye inananlar % 36; Kayadibi’de sırasıyla % 76,5 ve %70,7’dir. Cin-perilerin dinsel mitolojide yerlerinin olması, inme gibi kolay giderilemeyen hastalıkların uyandırdığı sorunların çarpılma inancını güçlendirmesi, aile başkanlarının bu oranda bu boş inanlara bel bağlamalarının nedenleri olabilir”.

“Genel olarak Yenimahalle’de, boş inanlara inanan aile başkanları Kayadibi’ye göre yarı yarıya daha azdır. Yenimahalle’de çok olan işçilerin makine ile yakın temaslarının onlarda us dışı bu inanışlara karşı güveni sarsmış olabileceği düşünülebilir”.

Adak *

“Her iki toplulukta aile başkanlarının en çok başvurdukları boş işlem adak adamadır… Yenimahalle’de aile başkanlarının % 31,6’sı, Kayadibi’de % 32,3’ü bu işlemi yerine getirdiklerini bildirmektedir. Kayadibi’de aile başkanlarının % 37,2’si kurşun döktürmektedir. Muska takanlar bu toplulukta % 23,5 oranındadır. Bu son iki boş işlemi yerine getiren Yenimahalleli aile başkanları oldukça azdır. Üfürükçüye gitme iki toplulukta da aile başkanlarının en az başvurdukları boş işlem olarak göze çarpmaktadır. Yenimahalle’de aile başkanlarının ancak % 4,4’ü, Kayadibi’de de % 7,8’i de bu yaptıklarını açıklamışlardır”.

Kurşun döktürülmesi *

“Kurşun döktürülmesi, eşlerin de en çok başvurdukları boş işlemlerdir (Yenimahalle’de % 31,4, Kayadibi’de,  % 50,6). Ondan sonra Kayadibi’de üfürükçüye gitme gelmektedir (% 43). Eşlerin Yenimahalle’de % 49,4’ü, Kayadibi’de % 25,8’i adak adamaktadır. Muska takanlar ise Yenimahalle’de % 30,5, Kayadibi’de % 37,2 oranındadır”.

“…Bu boş işlemlerin dış dünyayla ilişkiler ve eğitim-öğretim derecesi arttıkça azaldığı görülmektedir”.[1] (Sorular Yenimahalle’de 89, Kayadibi’de 51 deneğe yöneltilmiştir).

Eğitim, sınaî faaliyetle temas sonucu olarak kurşun dökme, muska taşıma, üfürükçüye gitme fiillerinin azalmasına karşılık adak adamanın eski oranını ısrarla koruması, Yenimahalle’de başvurulan denek adedinin Kayadibi’ndekinden çok daha fazla olduğu da dikkat nazara alındığında hattâ fabrika adamında daha bile fazla oluşunun bir anlamı bulunmalıdır. Bu vakıa bizi, başlardan beri ana hatlarını işlemeğe çalıştığımız genel kuramlara geri götürecek.

Kısaca denebilir ki kadim dünya “lâdinî” faaliyet bilmez. Her türlü uğraş bir yönden kutsîye iştirak eder. “Lâdinî” eylemler sadece bir mitos anlamını haiz olmayanlar, yani bir enmuzec-i evvel’i bulunmayan eylemlerdir. Her türlü sorumlu ve iyice belirli bir amaç güden faaliyetin, kadim âlemde bir ritüel sayıldığı söylenebilir. Fakat zamanla bu faaliyetlerin çoğunluğu kutsiyetlerini kaybedip bugünün dünyasında birer “lâdinî” hareket haline gelmişlerdir.

Geleneksel (tarımsal) toplumlarda günlük yaşamın bütün önemli icraatı başlangıçlarda (ab origine) tanrılar ya da kahramanlar tarafından ifşa edilmiştir. Şu halde ‘bir nesne ya da hareket ancak bir enmuzec-i evvel’i taklit ya da tekrar etmek suretiyle gerçek olabilmektedir; numunesi bulunmayan herhangi bir şey “manasız”, yani gerçekten yoksundur.[2]

Kurşun dökme, muska taşıma gibi fiillerin mitolojiye geçmiş bir enmuzecinin bulunmaması, bunların kolaylıkla günlük yaşamın dışına itilebilmesini izah eder. Adak konusunda ise durum tamamen değişiktir. Kendisinden herhangi bir şey istenen “velî, pîr, yatır vs.”, hayatında numune sayılabilecek icraatta bulunmuş kişidir. Bu bakımdan adak adama, yani enmuzec sayılan kişiden bir şey talep edip karşılığında bir vaatte bulunma fiili “manası olan, gerçek” bir fiil olmaktadır. Bu itibarla da sökülüp atılmaya karşı büyük direnç arz edecektir.

Tarih bilimine ters düşen bir karakteri haiz halk belleği, tarihî olay ve şahsiyetleri ancak enmuzec-i evvel’e tahvil edebildiği, yani bunların bilcümle “tarihî” ve “şahsî” hususiyetlerini ilga edebildiği ölçüde tutabilmesi keyfiyeti, birçok yeni sorunu ortaya koyar. Kadim insanın vicdanında bu enmuzeclerin önemi ve halk belleğinin bunlardan gayrisini tutma kabiliyetsizliği, geleneksel ruhaniyetin tarihe mukavemetinin ötesinde bir şeyin olup olmadığı sorusunu ortaya çıkarıyor. Halk hafızası bir kahramanın yaşam öyküsünün şahsî, “tarihî” unsurlarını muhafaza etmeyi reddediyor. Müteveffanın “ata”ya dönüştürülmesi, şahsın bir enmuzeç sınıfı içinde eritilmesine tekabül ediyor.[3]

Gerçekten halk beyninde, derinden derine bağlı bulunduğu Hacı Bektaş’ın, hep anlattığımız harikulâde marifetleri dışında, gerçek şahsiyeti, halktan yana mesleği, sosyo-ekonomik görüşleri hususunda ne kalmıştır? Ama önemli plan bunlar değildir. Halk, ondan bir şey istediğinde, arzusunun isaf edileceğinden emindir. Ne Hacı Bayram, ne Sümbül Sinan bu konuda istisna teşkil eder. Geleneksel (tarımsal) halk tabakalarının İslâmlaştırılması ne mezkûr enmuzeç kuramını, ne de devri ve semavi kuramları değiştirebilmiştir. Bu sonuncular sayesinde tarih haklı çıkmaktaydı ve onun baskısının tevlit ettiği ıstıraplar, bir “öbür dünya sorunu” (eschatological problem) haline girerdi.[4] Tarımsal toplumların kolaylıkla enmuzeçler sisteminden kurtulmaları mümkün görülmemektedir.

[1]              E. Güçbilmez.- Yenimahalle ve Kayadibi. Karşılaştırmalı bir köy araştırması, Ank. 1972, s. 254-57.

[2]              M. Eliade.- Le mythe de l’éternel retour, s. 41-8.

[3]              ibd. s. 61-2.

[4]              ibd. s. 165.

( * ) Site yönetimi tarafından eklenen başlık, bağlantı ve içerikler – bu içerikler kitabın orjinalinde yoktur okuma kolaylığı için site yönetimi tarafından eklenmiştir.